Kolejle metro durağı arasında, hemen kolejin
arka sokağında, her gün kurulan meşhur bir halk
pazarı vardı. Akla gelen her türlü ihtiyacın bulunabileceği, oldukça büyük ve kalabalık bir pazar… Bu
pazarda, yaz kış demeden, küçücük bir tezgâhta
“zavod çöreği” (fırın ekmeği) satarak geçimini sağlamaya çalışan, 80 yaşında bir teyze vardı. Bu teyze,
masum yüzlü ve çehresinden tebessüm hiç eksik olmayan Rus asıllı bir Müslüman hanımefendiydi.
Yaz aylarında şartlar pek zor olmadığından teyze
dikkatimi çekmemişti. Fakat bir kış günü üniversiteye giderken, çiseleyen yağmurun altında, kalın
kıyafetlere bürünmüş, ekmek satarken fark ettim
onu. Teyzenin bütün zorluklara rağmen kararlılığı
ve gayreti beni derinden etkilemişti.
Kar kış demeden onu çalışmaya sevk eden sebep
neydi acaba?
Çok merak etmiş fakat cesaretimi toparlayıp bir
türlü soramamış, üzüntülü bir halde yoluma devam
etmiştim. Onun bu hali gözümün önünden gitmiyor,
bir yandan da ona yardım eli nasıl uzatabilirim diye
yollar arıyordum.
Hasan Balcan